Batlamyus Kimdir? (85 - 165)
Batlamyus, Batlamyusun Hayatı, Batlamyus Kimdir? (85 - 165)
Geç İskenderiye Dönemi'nde yaşamış (M.S. ikinci yüzyılın birinci yarısı)
ünlü bilim adamlarından birisi de Batlamyus'tur. Hayatı hakkında hemen
hemen hiç bir bilgiye sahip değiliz. Müslüman astronomlar 78 yaşına kadar
yaşadığını söylerler. Belki Yunan asıllı bir Mısırlı, belki de Mısır
asıllı bir Yunanlıdır. Yunanca adı Ptolemaios'tur, ama harf uyuşmazlığı
nedeniyle Ortaçağ İslâm Dünyası'nda Batlamyus diye tanınmıştır.
Batlamyus astronomi, matematik, coğrafya ve optik alanlarına katkılar
yapmıştır; ancak en çok astronomideki çalışmalarıyla tanınır. Zamanına
kadar ulaşan astronomi bilgilerinin sentezini yapmış ve bunları
Mathematike Syntaxis (Matematik Sentezi) adlı yapıtında
toplamıştır.
Bu eserin adı, daha sonra Megale Syntaxis (Büyük Derleme) olarak
anılmış ve Arapça'ya çevrilirken başına Arapça'daki harf-i tarif takısı
olan el getirildiği için, ismi el-Mecistî biçimine dönüşmüştür; daha
sonra Arapça'dan Latince'ye çevrilirken Almagest olarak adlandırıldığından, bugün Batı dünyasında bu eser Almagest adıyla
tanınmaktadır.
💁Almagest, onüç kitaptan oluşur;
Birinci Kitap, kanıtlarıyla birlikte Yermerkezli Dizge'nin ana
çizgilerini verir;
💇İkinci Kitap, Menelaus'un teoremiyle, küresel trigonometri
bilgilerini ve bir kirişler tablosunu içerir;
💃burada örnek problemler de çözülmüştür; Üçüncü Kitap, Güneş'in
hareketini ve yıllık süreyi ve Dördüncü Kitap ise, Ay'ın hareketini ve
aylık süreyi konu edinir;
👪Beşinci Kitap aynı konularla ilgilidir, Ay'ın ve Güneş'in
mesafelerini tartıştığı gibi, bir usturlabın yapılışı ve kullanılışı
hakkında da ayrıntılı bilgiler sunar;
🙋Altıncı Kitap'ta gezegenlerin kavuşumları ve karşılaşımları incelenir
ve Güneş ve Ay tutulmalarına temas edilir;
💑Yedinci ve Sekizinci Kitap, durağan yıldızlarla ilgilidir, meşhur
presesyon tartışmasını, Ptolemaios'un durağan yıldızlar katalogunu ve
bir gök küresi âleti yapabilmek için gerekli olan yöntem bilgisini
içerir;
💅geriye kalan beş kitap ise devingen yıldızların, yani gezegenlerin
hareketlerine tahsis edilmiştir ve yapıtın en özgün kısmıdır.
Batlamyus, bu eserinde ana
çizgileriyle göksel olguları anlamlandırmak maksadıyla kurmuş olduğu
geometrik kuramı tanıtmaktadır; Aristoteles fiziğini temele alan bu kuramda, evren küreseldir ve Yer bu
evrenin merkezinde hareketsiz olarak durmaktadır. Şayet günlük veya
yıllık görünümler Yer'in hareketleri sonucunda meydana gelseydi, her şey
uzaya saçılır ve Yer parçalanırdı. Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars,
Jüpiter, Satürn ve sabit yıldızlar Yer'in çevresinde, muntazam hızlarla,
dairesel hareketler yaparlar. Sabit yıldızlar küresi evrenin
sonudur.
Ancak, Yer'in merkezde olduğu ve gök cisimlerinin de onun çevresinde
muntazam bir şekilde dolandıkları kabul edildiğinde, kuramın bazı
gözlemleri, örneğin Ay ve Güneş'in Yer'e yaklaşıp uzaklaşmalarını,
bazen hızlı, bazen yavaş hareket etmelerini açıklaması
olanaksızdı.
Bunun için Batlamyus
>Yer'i belli bir ölçüde merkezden kaydırmıştır. Klasik astronomide bu
düzenek (eksantrik) dış merkezli düzenek olarak adlandırılır.
Gezegenlerin gökyüzünde ilmek atmalarını, yani durmalarını ve geriye
dönmelerini açıklamak için de, (episikl) taşıyıcı düzenek adı verilen
başka bir düzenek daha kabul etmiştir.
Batlamyus, Almagest'in
girişinde trigonometriye ilişkin kapsamlı bilgiler vermiştir; çünkü
küresel astronominin sınırları içinde kalan klasik astronomiye ait
hesaplamalar, küresel geometriye dayanmaktadır. Batlamyus'tan yaklaşık
olarak üç asır önce yaşamış olan Hipparkhos (M. Ö. 150) açıların
kirişlerle ölçülebileceğini bildirmiş ve bir kirişler cetveli
hazırlamıştı; ancak bu konuya ilişkin yapıtı kaybolduğundan, bu
cetveli nasıl düzenlediği bilinmemektedir.
Bazı yayların kirişlerinin bulunması çok kolaydı ve bu
kirişlere ana kirişler adı verilmişti; ama bunların dışındaki yayların
kirişlerinin bulunması uzun işlemleri gerektiriyordu. Bu nedenle
Batlamyus kirişler cetvelini hazırlarken bir dairenin içine çizilmiş
dörtgenlere ilişkin Batlamyus Teoremi'ni (AB . CD + AD . BC = AC . BD)
kullanmak suretiyle, açılar toplamı ve farkının kirişlerini (kiriş
(A-B), kiriş (A+B), kiriş A/2 , kiriş 2A gibi) bulma yoluna
gitmişti.
Batlamyus, coğrafya
araştırmalarına da öncülük etmiş ve Coğrafya adlı yapıtıyla
matematiksel coğrafya alanını kurmuştur. Bu kitap Kristof Kolomb'a
(.... - ....) kadar bütün coğrafyacılar tarafından bir başvuru kitabı
olarak kullanılmıştır.
Almagest'ten sonra yazılan Coğrafya, sekiz kitaba bölünmüştür ve
matematiksel coğrafya ile haritaların çizilebilmesi için gerekli olan
bilgilere tahsis edilmiştir; Almagest gibi Coğrafya da derleme bir
eserdir; Batlamyus bu kitabı hazırlarken Eratosthenes, Hiparkhos,
Strabon ve özellikle de Surlu Marinos'tan büyük ölçüde
yararlanmıştır.
Coğrafya'nın Birinci
Kitab'ı Dünya'nın veya doğrusunu söylemek gerekirse Yunanlılar
tarafından bilinen Dünya'nın büyüklüğü ve kartografik izdüşüm
yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgiler verir; İkinci Kitap'la Yedinci
Kitap arasında ise tanınmış memleketlerdeki önemli yerlerin, yani
önemli kentlerin, dağların ve nehirlerin enlem ve boylamları verilmek
suretiyle Dünya'nın düzenli bir tasviri yapılır; enlem ve
boylamlardan, yani bir başlangıç dâiresine enlemsel ve boylamsal
uzaklıklardan söz eden ilk bilgin Batlamyus'tur; Batlamyus'un enlem ve
boylam tablolarıyla betimlemeye çalıştığı Dünya, kabaca 20* Güney'den
65* Kuzey'e ve en Batı'daki Kanarya Adaları'ndan, bunların yaklaşık
olarak 180* Doğu'sundaki bölgelere kadar uzanmaktadır; bunun dışında
kalan bölgeler ise Yunanlılar ve dolayısıyla Batlamyus tarafından
tanınmamaktadır; söz konusu tablolar, haritaların çizilmesini olanaklı
kılmaktadır ve nitekim bu haritalar belki de eserin eski nüshalarında
mevcuttur; çünkü astronomik bilgileri kapsayan Sekizinci Kitap'ta
bunlara belirgin atıflar yapılmıştır.
Ancak Batlamyus'un coğrafya
anlayışı yeteri kadar geniş değildir. İklim, doğal ürünler ve fiziki
coğrafyaya giren konularla hiç ilgilenmemiştir. Başlangıç meridyenini
sağlam bir şekilde belirleyemediği için, vermiş olduğu koordinatlar
hatalıdır. Ayrıca, Yer'in büyüklüğü hakkındaki tahmini de doğru
değildir. Ancak Kristof Kolomb bu yanlış tahminden cesaret alarak,
Batı'ya doğru gitmiş ve Amerika'ya ulaşmıştır.
Aynı zamanda, bu dönemin önde
gelen optik araştırmacılarından olan Batlamyus, daha önceki
optikçilerin çoğu gibi, görmenin gözden çıkan görsel ışınlar yoluyla
oluştuğu görüşünü benimsemiştir. Ancak, görsel yayılımın fiziksel
yorumunu da vermiş ve bu yayılımın, kesikli ve aralıklı bir koni
biçiminde değil de, kesiksiz ve sürekliliği olan bir piramid biçiminde
olduğunu belirtmiştir.
Şayet böyle olmasaydı, yani ışınlar gözden sürekli bir biçimde
çıkmasaydı, nesneler bir bütün olarak görülemezlerdi. Buna rağmen,
Batlamyus'un görsel piramid fikri, optikçiler arasında tutunamamış ve
görme söz konusu olduğunda daha çok koni göz önüne alınmıştır. Nitekim
kendisinden sonra, İslâm Dünyasında, bilginlerin görsel koni fikrine
dayandıkları ve görme geometrisini bunun üzerine kurdukları
görülmektedir.
Batlamyus, katoptrik (yansıma) konusuyla da ilgilenmiş ve yapmış
olduğu ayrıntılı deneyler sonucunda üç prensip ileri sürmüştür:
1. Aynalarda görünen nesneler,
gözün konumuna bağlı olarak, aynadan nesneye yansıyan görsel ışın
yönünde görünür.
2. Aynadaki
görüntüler nesneden ayna yüzeyine çizilen dikme yönünde ortaya
çıkarlar.
3. Geliş ve yansıma
açıları eşittir.
(*BOT = *GOT)
Bu prensipler çizim yoluyla yandaki şekilde gösterilmiştir. Buna
göre, AY * ayna, G * göz, B * nesne, B' * görüntü, O * ışının aynada
yansıdığı nokta, TO * Normal'dir.
Bu üç prensipten ilk ikisini kuramsal, üçüncüsünü ise deneysel
olarak kanıtlayan Batlamyus, ayna yüzeyine gelen ışının eşit bir
açıyla yansıdığını gösterebilmek için, üzeri derecelenmiş ve tabanına
düz bir ayna yerleştirilmiş olan bakır bir levha kullanmıştır. Bu
levhaya teğet olacak biçimde bir ışın huzmesini ayna yüzeyine
gönderip, gelme ve yansıma açılarının büyüklüklerini belirlemiş ve
bunların birbirlerine eşit olduğunu görmüştür. Batlamyus bu deneyini
küresel ve parabolik bütün aynalar için tekrarlayarak, ulaştığı
sonucun doğru olduğunu kanıtlamıştır.
Batlamyus, dioptrik (kırılma)
konusuyla da ilgilenmiş ve ışığın bir ortamdan diğerine geçerken
yoğunluk farkından dolayı yön değiştirmesinin nedenini araştırmıştır.
Bu araştırmanın sonucunda, az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçen
ışının, Normal'a yaklaşarak ve çok yoğun ortamdan az yoğun ortama
geçen ışının ise Normal'den uzaklaşarak kırıldığını ve kırılma
miktarının yoğunluk farkına bağlı olduğunu ileri sürmüştür.
Nitekim onun bu konuyu ele alırken benimsediği bazı prensiplerden
bunu açıkça görmek olanaklıdır:
1. Görsel ışın az
yoğundan çok yoğuna veya çok yoğundan az yoğuna geçtiğinde
kırılır.
2. Görsel ışın
doğrusal olarak yayılır ve farklı yoğunluktaki iki ortamı
birbirinden ayıran sınırda yön değiştirir.
3. Gelme ve kırılma açıları eşit değildir; fakat aralarında
niceliksel bir ilişki vardır.
4. Görüntü, gözden çıkan ışının devamında ortaya çıkar.
Batlamyus ortam
farklılıklarından dolayı ışığın uğradığı değişimleri, aynı zamanda
kırılma kanununu da içerecek şekilde deneysel olarak göstermeye
çalışmış ve çeşitli ortamlardaki (havadan cama, havadan suya ve
sudan cama) kırılma derecelerini gösteren kırılma cetvelleri
hazırlamıştır. Ancak verdiği değerler küçük açılar dışında tutarlı
olmadığı için kırılma kanununu elde edememiştir.
Batlamyus, daha önce Babil ve
Yunan astronomları ve astrologları tarafından derlenmiş bilgi
birikimden yararlanmak suretiyle astrolojiyi de sistemleştirmiştir!
Dört bölümden oluştuğu için Tetrabiblos (Dört Kitap) olarak
adlandırmış olduğu yapıtında, gezegenlerin nitelik ve etkileri,
burçların özellikleri, uğurlu ve uğursuz günlerin belirlenmesi gibi
astrolojinin sınırları içine giren konular hakkında ayrıntılı
bilgiler vermiştir. Ortaçağ ve Yeniçağ astrolojisi bu kitabın sunmuş
olduğu birikime dayanacaktır.
Astroloji bir bilim değildir,
ama astronomi ile birlikte doğmuş ve yaklaşık olarak 18. yüzyıla
kadar, bu bilimin gelişimini, kısmen olumlu kısmen de olumsuz yönde
etkilemiştir; bu nedenle astronomi tarihi araştırmalarında
astrolojiye ilişkin gelişmelerden de bahsetmek gerekir.
Batlamyus Evren Modeli
Batlamyus'un çalışmalarının
temelleri Hipparchus'a dayanır, Batlamyus'un 1400 yıl hükümdarlık süren dünya merkezli evren modeli
oluşturmasında çok büyük etkisi olmuştur. Batlamyus, Hipparchus'un
850 yıldız içeren yıldız kataloğunu 1022 yıldıza çıkarmıştır.
Bu arada gezegenlerle de ilgilenen Batlamyus, Aristoteles'in dönen
kürelerinin, gezegenlerin hareketini ve parlaklıklarının değişiminin
nedenini açıklamakta yeterli olmadığını fark etmiştir. Bu durumu
düzeltmek için gezegenlerin Dünya etrafında dolanırken aynı zamanda
da Dünya merkezli çember üzerinde dairesel bir hareket (epicycle)
yapmaları gerektiğini düşünmüştür.
Böylece gezegenler Dünya'dan
farklı uzaklıklarda bulunabilecekti ve buna bağlı olarak parlaklık
değişimlerinin nedeni de anlaşılmış olacaktı, çünkü gezegen
uzaklaştıkça parlaklık azalacak yaklaştıkça ise artacaktı. Aynı
zamanda gezegenlerin farklı hızlarda hareket etmesi de açıklanmış
oluyordu.
İyi bir matematikçi olan Batlamyus, ortaya koyduğu modelin
gözlemlerle karşılaştırıldığında tam bir doğruluktan uzak olduğunu
fark edip bu durumu düzeltmek için Dünya'yı merkezden biraz dışarı
yerleştirmiştir. Günümüzde gezegenlerin yörünge düzlemlerinin elips
olduğu bilinmektedir.
Batlamyus. Dünya'yı
merkezinin dışına taşıyarak bir bakıma elipse yakın bir yörünge
önermiş oluyordu. Batlamyus, yörüngelerin elips olduğunu kabul etseydi, modelinin daha basit
ve gözlemlere daha uyumlu olacağını biliyordu ama inançları
doğrultusunda hareket ettiğinden dolayı dairesel yörüngelerde
ısrarcı davrandı.
Aristoteles, dairesel
hareketin en kusursuz hareket olduğunu savunmuştur ve Batlamyus da
bu geleneğin izinden gitmiştir. Rönesans'a kadar geçerliliğini
korumuş kilisenin desteğini almış olan bu model Kopernik Devrimi ile son bulmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder